Yükseköğretimde dil konusu neden önemli?
Yükseköğretimde dil politikaları
Dil politikaları dil planlamalarının sonucudur. Dil planlamasına yaklaşımlardan biri, bir kurum veya devlette hangi dilin nerede kullanılabileceğine yönelik dillerin statüsünü belirleyen statü planlamasıdır. Bir diğer yaklaşım ise bir dilin ne zaman ve nasıl öğrenileceğini belirleyen edinim planlamasıdır. Planlama yaklaşımlarından bir diğeri olan bütünce planlaması ile de bir dilin yazı sistemi, sözcükleri, dilbilgisi geliştirilir.
Dillerle ilgili uluslararası anlaşmaların kapsamlarına bakıldığında (örneğin, Bölgesel ve Azınlık Dillerini Koruma Şartı) neredeyse her zaman ilköğretime uygulanmakta oldukları, bağlayıcı olmadıkları ve yerel lehçe ve ağızları içermedikleri görülmektedir. Ortaöğretime çok az önem verildiği ve yükseköğretime neredeyse hiçbir zaman bakılmadığı da gözlemlenmektedir (Fishman, 2009, s. 321). Bu sebeple, yükseköğretimde dil politikalarına hem eğitim bakanlıkları, hem de yükseköğretim kurumlarının yön verdiği söylenebilir.
Bu doğrultuda, yükseköğretimde dil politikaları aşağıdakilerinden bazılarını veya tümünü içerebilmektedir:
Eğitim dilleri;
Dillerle ilgili lisans programları (örneğin, modern dil programları, çeviribilim ve tercümanlık, öğretmen eğitimi);
Dil bilmeyen öğrenciler için diller; Hareketlilik ve istihdam için diller;
Kendi anadillerinde ders vermeyen öğretim görevlileri için dil desteği; Çalışma dilleri;
Araştırmacılar için dil desteği; Araştırma dilleri;
Kütüphaneciler, teknisyenler ve idari personel için dil desteği;
Toplum için diller.
Dil politikaları geliştirilecek dil stratejilerinin temelini oluşturmalı ve atılacak adımlara yol göstermelidir.
Kıbrıs’ta yükseköğretimde dil politikaları tartışmaları
1980'lerde Kıbrıs Üniversitesi’nin kurulma sürecinde eğitim dili konusu üzerine ideolojik ve toplumdilbilimsel kaygıları yansıtan yoğun tartışmalar yaşanmıştır (Karyolemou, 2001). Merkez sağda konumlanan Demokrat Parti (DİKO-ΔΗΚΟ), başlangıçta yalnızca Yunanca eğitim verilmesini savunurken, Demokratik Seferberlik (DİSY-ΔΗΣΥ) ve Emekçi Halkın İlerici Partisi (AKEL-ΑΚΕΛ) cumhuriyetin resmi dilleri olan Yunanca ve Türkçe eğitim verilmesini savunmuştur. Bazı yasa yapıcılar ise, İngilizcenin akademik lingua franca olarak kullanılmasının Kıbrıslı Türk öğrencilerin üniversiteye erişimini kolaylaştırabileceğini belirterek İngilizceyi de eğitim dili olarak önermiştir. Ancak bu öneri, İngilizcenin Yunancayı gölgede bırakabileceği endişesiyle reddedilmiştir. 1989 yılında kabul edilen yasa ile Yunanca ve Türkçe Kıbrıs Üniversitesi’nin resmi eğitim dilleri olarak belirlenmiştir (Kıbrıs Cumhuriyeti, 2024). Ancak, iki toplumun bölgeler nezdinde ayrılığı nedeniyle üniversite fiilen tek dilli bir kuruma dönüşmüştür (Hadjioannou, Tsiplakou ve Kappler, 2011).
Yükseköğretimde dil politikalarına ilişkin tartışmalar günümüzde de önemini korumaktadır. Son dönemde gündeme gelen yasa tasarısı, devlet üniversitelerinin uluslararasılaşmasını desteklemek amacıyla bazı lisans programlarının İngilizce gibi yabancı dillerde sunulmasına olanak tanımayı hedeflemektedir.
Ancak, bu girişim, farklı görüşleri yeniden karşı karşıya getirmiştir. Bir kesim, uluslararasılaşmayı kaçınılmaz görmekte, yabancı öğrencilere ulaşabilmeyi ve Avrupalı kurumlarla rekabet edebilmek adına yabancı dilde programları desteklemektedir. Diğer yandan, bu tür programların yerli öğrenciler üzerinde maddi bir külfet oluşturacağı ve fırsat eşitliğini zedeleyeceği yönünde eleştiriler de vardır (Cyprus Times, 16 Ekim 2024). Bu nedenle DİSY, Kıbrıslı öğrenciler için farklı kabul koşulları önerisinde bulunmuştur. Eğitim Bakanı Athina Michaelidou, bu tasarının ücretsiz Yunanca programlarının sürdürülmesini, devlet denetimini ve hesap verebilirliği de güvence altına aldığını belirtmiştir.
Kıbrıs Üniversitesi ve Kıbrıs Teknoloji Üniversitesi (TEPAK), uluslararasılaşma ve modenleşme kapsamında yeni ve yenilikçi konularda sınırlı sayıda yabancı dil programlarının başlatılmasını desteklemekte, bu programların Yunanca programların değerini azaltmayacağını ve toplum ile akademik camiaya faydaları olacağını savunmaktadırlar (Cleaver, 2024). Volt Kıbrıs da benzer şekilde, İngilizce dilinde üniversite programlarının farklı eğitim sistemlerinden gelen öğrencileri çekerek çeşitliliği artıracağı görüşünü paylaşmakta ve bu girişimi desteklemektedir (Volt Kıbrıs, 2025). Parti, eğitimin içe kapanık endişelerle değil özgüvenli ve dışa açık bir yaklaşımla gelişmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Uzun vadede toplumun ihtiyaçlarına cevap veren çözümler için tüm tarafların bu konudaki endişeleri iyi anlaşılmalıdır.
Bu tartışmalarda Avrupa’daki benzer örnekler referans alınabilir. Örneğin Hollanda’da, İngilizce programların yerini Hollandaca programlara bırakmasını öngören “Dengeli Uluslararasılaşma Yasa Tasarısı” (“Internationalisation in Equilibrium Bill”, “Wet Internationalisering in Balans") (Hollanda Hükümeti, 2024) ve üniversitelerde Hollandaca kullanımını artırmayı amaçlayan “2019 Language and Accessibility Act” gibi öneriler dikkat çekicidir. Bu gelişmelerin gerekçeleri arasında uluslararası öğrencilerin ülkeden ayrılması, yerli öğrencilerin ise dil yeterlikleri nedeniyle geride kalmaları yer almaktadır. Bu örnek, Kıbrıs için de denge arayışının önemini ortaya koymaktadır. Özellikle tamamı Yunanca verilen bölümlerin geleceği, çalışanlar açısından önem taşımaktadır.
Bu bağlamda, yabancı dilde sunulan programların yalnızca ekonomik kaygılarla değil, pedagojik açıdan güçlü, toplumsal bağlamı gözeten ve yabancı öğrencilerin ve çalışanların yerel kültürleri ve dilleri tanımalarını sağlayacak oryantasyon programlarıyla desteklenmesi gerekmektedir.
Kıbrıs Üniversitesinde “Kıbrıs Cumhuriyeti'nin resmi dilleri dışında bir dilde sunulan bir yüksek lisans programına devam eden üniversitenin uluslararası öğrencilerinin, programlarını tamamlamadan önce en az bir “Yunan Dili ve Kültürü” dersine katılmaları” zorunludur (Kıbrıs Üniversitesi, ty). Bu uygulama öğrencilerin topluma entegrasyonu için olumlu bir adım olarak değerlendirilebilse de, yalnızca Yunan dili ve kültürüne odaklanılması, Kıbrıs’taki diller ve kültürlerin göz ardı edilmesi bir eksiklik olarak değerlendirilebilir.
“Yükseköğretimde Dil Politikalarının İncelemesi ve Kıbrıs’ın Kuzeyinde Dönüşümün Yol Haritası” raporundan alıntıdır. Raporun tamamı için tıklayın.